27 Mart 2013 Çarşamba

Şundan Bundan ...


Bu sabah kahvemi yudumlarken iki iş arası şöyle bir gazetelerin web sayfalarında geziniyordum ve insanlar olarak ne kadar küçük olduğumuzu bir kez daha fark ettim.

Gerçek anlamda evimiz olan Dünya dağılmak, batmak ve de yok olmak üzereyken, biz hâlâ başımızı mı örtsek, hangi bankaya para versek de Avrupa Birliği batmasa, bir avuç kalmış ormanları nasıl kessek de hem odunundan hem de altınından yararlansak, birbirimizi nasıl öldürsek, hangi ülkeye savaş açsak vs. vs. diye uğraşıp, düşünüp duruyoruz.

Bu aynı oturduğumuz evin çatısı çökerken, temeli sallanırken eve ne marka televizyon alalım yada mobilyaları mı değiştirelim diye düşünmeye benziyor. Acı olan tarafı ise bu durumu çok az insanın fark ediyor olması ve de bu insanların büyük bir çoğunluğunun da bir şeyleri değiştirmek için çabalamıyor olmaları.

Her toplumda olduğu gibi bizde de "adam sendecilik" hat safhada artık. Kimse kendinden başkasını düşünmez, saygı göstermez olmuş durumda. Herkes sanki yarın yaşamayacakmış gibi "yaşıyor" !!!

Hayırlısı ...



Bu arada biraz geç kalmış bir teşekkür.
Cihan yeni yıl tebriğin için çok teşekkür ederim, senin kartın biraz elime geç ulaştığı için böyle oluverdi, kusura bakma :)


Bu güzel kart ve bilezikler kartpostal arkadaşım Didem' den.
Sana da çok teşekkür ederim Didem, zarftaki pulu da koleksiyonuma ekleyeceğim ...

Not : En üstteki fotoğraftaki orkide Arzu' nun hediyesi :)

16 Mart 2013 Cumartesi

Bahçemden Güzellikler


Bahçeme bahar geldi. Sonbaharda ektiğim hemen hemen bütün tohumlar ve soğanlar çiçek açmaya başladı. İnsanın emek verdiği birşeyin karşılığını görmesi çok güzel.




Her sabah onlarla konuşmaya çalışıyorum, ne de olsa benim bebeklerim onlar :)
Emek verince daha da kıymetli oluyor.


Beni gören komşular, zaten azıcık deliydi her halde sonunda tam üşüttü diyorlardır. Ama içlerinde bankacı olan varsa halimden anlamıştır ...


Kavuniçi sümbülüm de çıkmaya başladı. Ben hep sümbülleri beyaz, pembe ve mor zannederdim. Geçen sene bu soğanları görünce almadan edemedim. Şimdilik rengi biraz pembeye çalıyor ama büyüyünce değişiyor renkleri, o zaman yine sizlerle paylaşırım.


Çiğdemlerim kedi tırnaklarının arasından çıktılar ama henüz hiç çiçek açma belirtisi göstermediler. Eskiden göçerler/yörükler çiğdemlerin ilk çiçek açmasıyla yaylaya çıkar, ikinci kez çiçek açtıklarında da yaylalardan inerlermiş.
Demek ki benim yaylaya çıkma vaktim daha gelmemiş ...



Anemonlarda pek başarılı olamadım. Frezyalarla yan yana ekmiştim, belki de yer dar geldi. Bir iki çiçek açmalarına rağmen çoğu yaprağı soldu. Nerede yanlış yaptım, bilen varsa söylerse sevinirim :)





Bu hafta işte çok yorulmamı bahane edip akşam yemeklerinde hovardalık olarak kendime hamburger yaptım. Köftesini babam yapıyor, formülü kendisine özel !!!
Ben de aşağıda gördüğünüz üzere biraz süsleyip, lokanta usulü bir tabak yapmaya çalıştım. Biraz da sağlıklı bir şey olsun diye brokoli de haşladım (kendi kendime vicdan yaptım).


Ayrıca yine kitap okumaya başladım. Bu sabah erken kalkıp bitirdiğim son kitap Kate Atkinson' dan "Güzel Haber Ne Zaman Gelir ?". Güzel ve sürükleyici bir polisiye roman, tavsiye ederim.



Herkese güzel bir pazar ve şimdiden mutlu haftalar dilerim ...

8 Mart 2013 Cuma

Kadın, Erkek, İNSAN !!!


Dünya Kadınlar Günü' müz kutlu olsun :)

Kadın olarak bu dünyanın var olmasındaki katkımız binlerce yıldır hem erkekler hem de hem cinslerimiz tarafından göz ardı ediliyor.
Öncelikle biz kendimizi takdir etmiyoruz, hatta bazen küçük görüyoruz.

Boşuna "Kadın kadının kurdudur" denmemiş ...

İlk doğduğumuz andan itibaren başlıyor herşey. Önce anneler kız doğurduğuna sevinmiyor (sanki kendileri hiç kız olmamış gibi). Sonra tüm denemeler sonunda bir oğlan olursa çocuklar arası ayrım başlıyor.
Yine maalesef, önce anneler kız çocukları sanki onların etlerinden, kanlarından, canlarından değilmiş gibi onlara "El" gibi davranıp, oğullarına da böyle davranmaları yönünde örnek oluyorlar.
Daha o yaşta oğlanlar (erkekler) kadını 2.sınıf (varlık) olarak görmenin normal olduğunu annelerinden öğreniyorlar.
Ve bu talihsiz kız çocuklarının hayatı, muhtemelen eğitim de göremeyecekleri ve çocuk yaşta da evlendirilecekleri için, daha başlamadan bitiyor.
Asıl en acısı da annelerin, kendilerinin de başına zamanın gelmiş bütün bunların kızlarının yada gelinlerinin de başına gelmesini / yaşamasını normal karşılaması, "Biz de zamanın da çektik, şimdi sıra onlar da, onlar da acı çeksin, dövülsün, öldürülsün" demesidir !!!


"Kadınlarımız eğer milletin gerçek anası olmak istiyorlarsa, erkeklerimizden çok daha aydın ve faziletli olmaya çalışmalıdırlar."

Mustafa Kemal Atatürk


Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye' de de babaların çocukların yetiştirilmesinde payı yok denecek kadar az. Yani kadınları, çocukları döven, öldüren, tecavüz eden bu insanları (maalesef çoğunluğu erkek !) yetiştirenler kadınlar.
Şayet siz çocuğunuzu yolun ortasında döverseniz, onunla konuşmak yerine bağırır çağırır, azarlarsanız ve yine siz kocanızdan, babanızdan yediğiniz dayağı haklı gösterir, normal karşılarsanız, çocuğunuzda aynı zulmü büyüyünce kendi çocuklarına ve karısına uygular.

Kısacası, kadına şiddet uygulayan bu erkekleri maalesef ve büyük bir ihtimalle anneleri yetiştirdi.

Ve yine maalesef, bu kadınları bu erkeklerle evlenmesi için zorlayan, dayak yediği halde eve dönmesine izin vermeyen de yine annelerdir.


"Büyük başarılar, kıymetli anaların yetiştirdikleri seçkin evlatlar sayesinde olmuştur."

Mustafa Kemal Atatürk


Biz kadınlar birlik olmadıkça, kendimiz geliştirmedikçe / eğitmedikçe, haksızlıklara ne pahasına olursa olsun karşı gelmedikçe ve de dünya da bir çok kadının yıllarca uğraşarak (ölüm, işkence, hapis) edindikleri haklarımıza sıkı sıkıya tutunmadıkça daha çok "2. Sınıf" oluruz.
("2.sınıf insan" diyemiyorum, çünkü bir çok ülkede kadınlar atla, eşekle, inekle bir tutuluyor ve mal gibi alınıp satılıyorlar).

Asıl çabamız "Eşit" olmak olmamalı, "İnsan" olarak kabul edilmek, var olabilmek olmalıdır.

Kadın ve erkeğin birbirlerini birer "İnsan" olarak görebileceği bir dünya ne zaman olur bilmem ama İzmir'de daha bu sabah birbirlerini tanımayan bir kadınla bir erkek kuşları birlikte beslediler !!!






4 Mart 2013 Pazartesi

Sonunda Özgürlük ...


Her ne kadar sonucu iyi olmasa da şimdilik sınav faslı bitti. Maalesef yine önümüzdeki sınavlara bakacağım ...



İzmir' e bahar geldi bile. Her yerde renk renk çiçekler açmaya başladı. İzmir' de ilkbahar kısa sürer, nisan ortasından sonra yaz gelir bizim buralara. Güzelim ilkbahar çiçeklerinin keyfini uzun süre yaşayamayız.

Ama bizim de bir sürü göçmen kuşlarımız var artık :)
Bir kaç tanesinin haftasonu fotoğrafını çekmeyi başardım. Fotoğraflarıma "Noah Project" in aşağıdaki linkinden ulaşabilirsiniz. Sizler de çevrenizde gördüğünüz yaban hayatına ilişkin fotoğraflarınızı bu sitede paylaşabilirsiniz.




Kuşlardan konu açılmışken, bu fotoğrafta da gördüğünüz üzere İzmir' in kuşları da vapur sefasını pek bir severler. Ekabirler anlayacağınız. Ayrıca her İzmirli gibi vapur seyahatleri sırasında gevrek yemeğe de bayılırlar :)






Geçen hafta yine bankada kendimize "piknik" yaptık. Biz bankacıların piknik anlayışı da işyeri hudutları içerisinde oluyor !!!


Biliyor muydunuz ?


- Üreticiden TL 4,50' ye alınan tavuk, marketlerde en az TL 8,50' ye satılıyor.