21 Ekim 2012 Pazar

Merhaba Sonbahar


Ege' de ve İzmir' de sonbahar bir başkadır. Yazın uzatması gibi geçer günler. Sabah üzerinize bir hırka almadan çıkamazsınız, ama öğlen Kordon' da denize karşı da güneşlenebilirsiniz. 29 Ekim' den sonrada yavaş yavaş sonbahar kışa dönmeye başlar.
Sonbahar en güzel yaşandığı kent olan İzmir' in en büyük eksiği, sonbaharın tüm renklerini yansıtan ağaçlardır.   Kırmızıdan sarı tüm doğanın renklerini görebileceğiniz büyük yapraklı ağaçlar mevsimi doyasıya yaşamanızı, şehrin içinde de olsanız kendinizi ormanlarda hissetmenizi sağlar.
"When I was in ..." diyen ukalalar gibi olacağım ama, iki yıl önce bu zamanlarda Londra' da sonbaharı yaşadım ve bundan bahsetmeden geçemeyeceğim. Parklar, bahçeler, sokaklarda gezerken kendinizi başka bir diyarda gibi hissedersiniz. Ağaçlardaki renkler sayesinde her yer bir tablo gibidir.

İzmir' in de böyle manzaralara, sokaklara sahip olmaması için hiçbir neden yok. Her ne kadar İzmir' in sembolü palmiye dense de, bence asıl İzmir' li ağaç kavak. Adına türkü bile var "İzmir' in kavakları Dökülür yapraklar Bize de derler çakıcı ..."
Ağaçlandırma yaparken dikilen ağaçların cinslerine biraz daha önem verilse, zaten son aylarda yaz aylarında çok turist çeken İzmir' imiz, sonbaharda da güzel sokak ve park manzaralarıyla turistlerin tercih sebebi olmaya devam eder.

Her şeye rağmen güneşin şu son günlerinde öğlenleri dışarı çıkmayı ihmal etmeyin. Şöyle yarım saat açık havada güneşin altında vakit geçirmek hem öğleden sonraki yoğun iş temposunu daha çekilir hale getiriyor hem de kış için biraz kemiklerimize D vitamini depolamış oluyoruz.
Fırsat buldukça çıkın dışarı derim, ne de olsa "Tebdili mekanda ferahlık vardır".


Bugün son sözü İzmir'e bırakıyorum.
İzmir bir Avrupa şehrine dönüşebilir ama hiçbir şehirde bu güneş batışı olmadığı için İzmir olamaz ...

1 yorum:

  1. Bloğunuz hayırlı olsun. İzmir en sevdiğim şehirlerin başında gelir. Tadını çıkarın benim için de :)

    YanıtlaSil